Monday, April 26, 2010

Hep geciken ilham perim!


Tam uyumak uzereyken geldi yine ilham perisi...Saclarindan omuzlarina dokulen pariltilari silkeledi yatagimin ustunde. Her yer altin rengi kucuk pariltilarla kaplandi.
"Hic de dusundugun gibi kaytarici degilim ben!" diye cikisti hemen. Daha bir "Iyi geceler!" bile dememisti. Bos bos baktim suratina. Neden bahsettigini biliyordum.
"Hep gec kaliyorsun ama...Ben seni sabahlari cagiriyorum, sen kalkip 12'den sonra dusuyorsun yastigimin kenarina!" Bir sure sessizce baktik birbirimizin gozlerine, sonra lutfedip konusmaya karar verdi kendisi.
"Belki de calisma saatlerini bana gore ayarlamalisin!" dedi. Minik cebinden cikardigi pembe tirnak torpusuyle pariltili tirnaklarini torpulemeye baslamisti. "Biliyorsun yuzlerce insanin pesinden kosuyorum...Her gun baska fikirler, baska hayaller dagitiyorum. Mesgul bir periyim ben! Sense butun gun ne yapsam da bu gunu iyi degerlendirsem diye dusunuyorsun!"
"Cunku butun gun gelmeni bekliyorum...Canim sikiliyor seni beklemekten, bosa zaman harciyorum!"
Basini torpulemekte oldugu tirnaklarindan kaldirmadan, umursamazca devam etti kucuk peri. "Eh iste burdayim simdi, yararlansana benden. Fazla zamanim yok bak!"
Bu tavri hic hosuma gitmiyor bu perinin. Sozde ilham perisi olacak bir de. Yatagin icinde ona popomu donuyorum. "Ben uyuycam simdi, sonra konusuruz." Iki gundur yanima ugramadigi icin kendisine darginim. Guzelim yagmurlu havayi harcadim onun yuzunden. Yarin gunes acarsa kendisi hic gelmek istemez zaten, gelse de ben onu dinlemek istemem.
"Sen bilirsin o zaman, senin kaybin!... Belki ruyalarinda gorusuruz. Zamanim olursa ugrarim." diyip, piriltili bir toz bulutu icinde kayboldu sonra. Altin piriltilarinin durmadan torpuledigi tirnaklarindan ciktigini dusunmeye basladim.

No comments:

Post a Comment