Monday, April 5, 2010

Havada suzulen kelimeler



Aklina yeni bir siir gelmeye basladigi anda korktu kendisinden. Yazmakla-yazmamak arasinda havada suzulen kelimelere bakti bir an. Gozunun onunde, havada, tuy kadar hafif kelimeler suzuluyorlardi. Kimisi tul gibi seffaf, kimisi iple yazilmis gibi narindi. "Simdi degil...simdi zamani degil..." diye mirildandi kendi kendine. Kalabalik, calisma ofisinin ortasindaydi ne de olsa. Kendini isinden alip, kagit kalem bulup yazacak zamani olmazdi. Ahh, neden hep zamansiz gelirdi kelimeler ona. Neden tam da isinin en onemli kisminda gokyuzunden yavas yavas suzulerek gelip karsisinda dururlardi? Neden aksam eve erken dondugu bir vakit, aksam yemeginden sonra belirmezlerdi mesela? Hic anlayamiyordu kelimeleri... Sonra eliyle bir sinegi savusturur gibi savusturdu giderek basinda cogalmaya calisan kelimeleri. Yine de hepsinden kurtulamadi, bir kaci hala beyaz tavanin altinda suzuluyordu.

Kelimelerden korkma nedeni ise baskaydi. Zaman zaman gelirdi ona kelimeler boyle. Aliskindi, onu ziyaret etmelerine. Ama bu ziyaretlerin cogalmasi demek, adamin uzgun olmasi demekti. Kelimeler, adam mutluyken ugramazlardi genelde. Hep bir seyleri icine attigi zamanlar cikiverirlerdi karsisina. Rahatsiz ederlerdi onu boyle. Uzgun oldugunun farkinda degildi oysa ki adam. Uzun zamandir mutlu oldugunu bile dusunuyordu. Demek ki degildi.... Kelimeler melankoninin habercisiydi ne de olsa.

No comments:

Post a Comment