Saturday, October 16, 2010

Makarna ve Ozgurluk uzerine!


Cocuklugumuzdan beri bize ogretilen en onemli seylerden biriydi ozgurluk! Ozgur bir millet olmak, ozgur topraklarda buyumek, konusma ozgurlugune sahip olmak, yani neticede ozgur bir birey olmak kadar degerli bir sey yoktu su dunyada. Yazildigi gibi durmayan, tartismalara sigmayan bir yapisi vardi ozgurlugun. Kendisini gozle goremesek de hakkinda bir suru sey soyleyebiliyorduk. Susturulanlarin icine attiklari, bastirilanlarin arkalarinda sakladiklari yine ozgurluktu. Bizse ozgur buyuyen bir cevrenin cocuklariydik ama ozgurluk hakkinda en ufak bir fikrimiz bile yoktu!
Peki ya ozgurluk neydi sahi? Herkesin bize canimiz pahasina korumamiz gerektigini soyledigi bu kavramin tam olarak ne oldugunu bize kimsenin aciklayamamasi aslinda garipsenmeliydi. Elle tutulmaz, gozle gorulmez bir seydi ozgurluk. Hurduk, ozgurduk ama tam olarak ne oldugunu kimseye anlatamiyorduk.
Sonra sonra, yasadikca ogrendik ozgurlugu... Nazim Hikmet'in de dedigi gibi, ozgurluk aslinda yasamin kendisiydi.
'Yasamak, bir agac gibi tek ve hur ve bir orman gibi kardecesine'
Ama size sunulan yasamin degil, sizin sectiginiz yasamin kendisiydi. Iyisi veya kotusu yoktu ozgurlugun, sadece kisiye ozel bir karakteri vardi. Yani ozgurluk basli basina bir bireydi aslinda, kurulup oturur, hepimizin kalbinin yaninda.

Aslinda cok kucukken karsilastik ozgurlukle. Gunes battiktan sonra, bahcedeki elma agacinin altinda daha fazla oynamamiza izin verilmedigi gunlerde kendini tanitmaya baslamisti bize. Hava zaten karariyordu, "Butun cocuklar evine gidecek nasilsa!" vaatleriyle tanistirilmadik ozgurlukle. O zamanlar pek gucenmedik, cunku farkinda degildik kim oldugunun. Ozgurluk annelerimizin dudaklarinin ucundaydi. Bizim icin onemli olan, ertesi sabah diger cocuklarla birlikte o elma agacinin altinda yeniden bulusabilmek icin koparilmasi gereken izindi.
Ergenlik donemine girdigimizdeyse cok sert tanitti kendini bize ozgurluk. Sonra bir turlu ulasamadigimiz bir arkadasimiza donustu. Pijama partileri, hafta sonu sinemaya gitmeler, arkadaslarla bulusmalar hepsine bir olcu izin verildi. Ozgurlukle fazla vakit gecirmeye izin yoktu kesinlikle. Sonra basina buyruk biri olup cikardik nemelazim! Hava karardiktan sonra, ozgurluk de insani karanliklarin icine ceker giderdi. Ya da biz, arkadaslarimiz icin cekip giderdik ozgurce.
Sonra universteye gectik. Ben gittim. Ozgurulugume de koluma takip, baska diyarlara ozgurce yasamaya, ogrenmeye ve gelismeye. Benimle birlikte geldi ozgurlugum. Annemin dudaklarinin ucunda ucup, benim dudaklarimin ucuna yerlesti. Aslinda biliyor musunuz, ben ilk defa ozgurlugu, ozgurce yasamaya baslayinca ogrendim. Sonra o beni degistirdi, ben de onu bicimlendirdim. Ilk defa 'benim ozgurlugum' diyebilecegim bir kavram cikti ortaya. Kimseye ait olmayan, bir tek bana ait bir ozgurluk yarattim kendi dunyama.
Ozgurce yasamak demek, ozgurlugu cabuk unutmak demekmis! Bunu da zaman ogretti bana. Bir sure sonra hangimizin hangimiz oldugunu karistirir oldum. Ben mi ozgurdum, yoksa ozgurluk mu beni ben yapmisti. Sonra herseyi birakip geri donunce anladim gercegi. Birlikte buyudugum kardesimi birakip gelmistim ben aslinda. Daha once icinde yasadigim eve gelip de ozgurlugumun burada huzursuz oldugunu hissettigimde anladim ne kadar birbirimize bagli oldugumuzu. O kisitlaninca ben mutsuzdum, ben mutsuz olunca o kisitli.
Sonra fark ettim ki ozgurluk benim icin ferah bir evde, rahat rahat yasamak degilmis. Kucuk bir yerde, kendi halinde, kendi kendine yasamakmis ozgurluk. Biraz yalnizlik da yanina kar kalanmis.
Evde kendi kendine makarna pisirmeyi severmis ozgurlugum. Sonra her gun ayni yemegi yemeyeyim diye farkli farkli makarnalar pisirirmis. Sabahlari kimseyle konusmadan sehri dinleyerek kahvalti etmekmis ozgurluk. Sabahin sessizligini uyanir uyanmaz kulaklarimi dolduran televizyon sesiyle, peynirli ekmekli kahvaltiya yeglermis ozgurlugum. Ozgurluk, huzurlu olmak demekmis, huzur benim icin yalnizliga vakit ayirabilmekmis. Mutlulukta ancak yalnizliktan cikan urunden gelirmis.

Yani ozgurluk, hergun makarna yemegi goze alarak, kendi evimde 'ben' olabilmekmis.

Her gun evlerde pisan makarnalar adina, herkese ozgur bir hayat diliyorum!

No comments:

Post a Comment